Yazın bol bol güneş ışığı alarak güneşin altında kaldık peki ciltte bıraktığı etkiler ne olacak.Aynada cildinize baktığınızda gözünüze irili ufaklı belirli belirsiz bazı lekeler takılabilir.
Leke, cilt , yaş, ırk gözetmiyor ve günümüzde en büyük cilt problemlerinden biri olarak gösteriliyor. Neredeyse hepimizin bir lekesi var. Araştırmalar dünyada yaklaşık 3.5 milyar kişide leke sorunu olduğunu söylüyor. Özellikle ozon tabakasındaki incelme güneş ışınlarının daha zararlı olmasına sebep oluyor.
Hormonlar, kullanılan ilaçlar, yaşam şeklimiz ve elbette yaşlanmanın doğal süreci de lekeye sebep oluyor. Kimyasal peeling’den ağdaya, hafif bir kızarıklıktan basit bir sivilceye kadar ciltte oluşan her türlü iritasyon ve travma leke oluşturabiliyor. Havuzdan çıktıktan sonra, birçoğumuz yüzümüzü kurulmadan güneş altına yatıyoruz. Su damlası mercek görevi görerek güneş ışınını zaten çekiyor. Buna ek olarak havuz suyundaki kimyasallar güneşle etkileşime girerek yeni leke oluşumunu tetikleyebiliyor. Aynı şekilde, ferahlamak için sıktığımız termal su spreyleri de güneş altında tehlikeye dönüşebiliyor. Anlayacağınız, yeni lekeler istemiyorsak güneş altında cildimizi korumak ilk şart. Anadolu Sağlık Merkezi’nden dermatolog Figen Akın, son yıllarda cilt lekelerinin çoğalmasında beslenmenin de payı olduğu görüşünde: “Farkında olmadan tükettiğimiz hormonlu besinler cildin direncini kırabiliyor. Ayrıca vücut mekanizmasını yavaşlatan stres faktörü de güneş görür görmez lekelenmemizin önemli bir sebebi olabilir.”
Güneş lekeli cilt yaşlanma belirtisi olarak kabul ediliyor.
Eşit olmayan cilt rengi ve lekeler bugün erken cilt yaşlanmasının önemli belirtilerinden biri olarak kabul ediliyor. Yani lekeli cilt, bir anlamda yaşlanmış cilt anlamına geliyor. Eşit bir ten rengi kesinlikle daha genç görünmeyi sağlıyor. Lekesiz cilt yalnızca bugün değil, eskiden de güzellik kriteri olarak algılanmış. Çinliler, Tang hanedanı zamanında inci tozu sürerek tenlerini beyazlatırken, Viktorya çağında bu iş için arsenik kullanılmış. 1900’lerin başında lekelerle savaşta hidrojen peroksit ana maddeyken, 90’larda bilinen en kuvvetli leke karşıtı içerik olarak hidrokinon keşfedilmiş. Hidrokinon hala pek çok leke ürününün bileşiminde yer alıyor.
Dermatologların altın oran dedikleri yüzde 4’lük oran leke tedavisinde etkili sonuçlar veriyor. Akın, hidrokinonun bir çözüm olduğundan ama yan etkilerinin çokluğundan şikayetçi “Ciltte kızarma, pullanma yaratıyor. Yazın ve 6 aydan fazla kullanılması yasak. Ayrıca güneşe karşı hassasiyeti arttırıyor.” Kozmetik sektörü cilt sağlığını daha az tehdit eden içerikler bulmak için kolları sıvadı. Ancak şu da bir gerçek ki, uygun cilde doğru şekilde kullanılmazsa en basit ürün bile leke yapma riski taşır. Bu yüzden tüm uzmanlar aynı konuda uzlaşıyor: Ne kullanırsanız kullanın yeni leke oluşumunu engellemenin en garantili ve en etkili yolu mineral bazlı güneş korumadır.
Lekeler de tıpkı selülit gibi kadınları daha çok seviyor. Çünkü östrojen hormonuyla bağlantılı. Doğum kontrol hapı alıyorsanız daha fazla risk taşıyorsunuz. “Hamileler ekstra dikkatli olmalı. Hormonlarınızın değişime uğradığı herhangi bir dönemde, melazma denilen maske görünümlü lekelerin oluşması çok kolaydır. İşin kötüsü tedavisi de çok kolay değildir.” Lekelerin tedavisi türüne göre değişiyor.
Hormonlara bağlı oluşanlara melazma, güneş kaynaklı lekelere ise solar lentigo deniyor. Solar lentigo için bilinen en kuvvetli tedavi sadece kış aylarında uygulanabilen lazer. Soğukla tahribat olarak bilenen kriyopterapi de bir diğer seçenek. Eksi 96 derecedeki sıvı nitrojen oksit uygulaması, lekelerin donup kabuklanarak düşmesine dayanıyor. Lekenin derinliği de tedavide önemli bir unsur. “Epidermal lekelenme yüzeyseldir. Mikrodermabrazyondan kimyasal peeling’e, hatta IPL lazere kadar farklı şekillerde tedavi edilebilir. Ancak dermal lekelenme, derinin alt tabakasına inmiştir ve tedavisi neredeyse imkansızdır, ancak hafifletebilir” diyor, Akın.
Eski Lekeler, Yeni Gelişmeler
Dünden bugüne leke tedavisi konusunda çok yol alındı. Dermalogica’dan Melike Yumlu, yeni nesil leke bakımlarının tek bir içerikle yapılmadığını söylüyor: “Tedavi yapacak miktarda bir içeriği tek bir üründe bulundurmak imkansız. O yüzden temizlik ürününden nemlendirici altına uygulanan seruma kadar, bir sistem şeklinde o dozajı cilde veriyoruz..” Son yıllarda yapılan çalışmalar ve bulunan yeni içerikler sayesinde leke tedavisi yaz ayları da dahil olmak üzere tüm yıl uygulanabiliyor. Bu önemli bir gelişme, çünkü artık lekeleri en belirgin oldukları dönemde engelleyebiliyoruz: “Yaz aylarında yapılan bakımlar, lekelerin derinleşmesini yüksek oranda önlüyor” diyor Yumlu. Dermoterapi bunlardan biri. Roller denen mikro iğneli aletin, cilt üzerinde açtığı mikroskobik delikler leke bakımlarının daha derinlere ulaşmasına yardımcı oluyor.
Yaz aylarında uygulanmasında sakınca olmayan bir diğer tedavi de PRP (Platelet Rich Plazma). Bu tedavide kendi kanınızdaki trombositlerin onarıcı gücü yeni lekelerin oluşmaması için cildi kuvvetlendiriyor. Lekeler, ciltteki fazla melanin oluşumuna bağlı olarak ortaya çıkıyor. Cilde sürülen yeni nesil leke ürünleri de tamamen bu durumu kontrol altına almaya yönelik çalışıyor. Hedef melaninin oluşum hızını dengelemek ve fazlalığı baskılamak. Ama kesinlikle durdurmak değil. “Zaten melanin cildi kansere karşı koruyan bir nimettir, tamamen durdurmak gibi bir durum söz konusu olamaz.”
Peptidler de leke tedavisinin yeni umutlarından biri. Markalara patentli pek çok peptid, melanin oluşum hızı üzerinde etkili. Aynı şekilde kojik asit ve laktik asit de öyle. Şimdiye kadar laktik asitin hücre oluşumunu yenilediğini biliyorduk. Oysa belli bir oranda kullanıldığında melanini baskıladığı da ortaya çıktı. Uzmanlar, meyan kökü ekstratları, kuru üzüm özleri gibi leke açıcı özelliği olan bitkisel bazlı ürünlerin güneş altında kullanılmasında bir sakınca olmadığını söylüyor. Antioksidanlar da sadece cildi korumaya değil, aynı zamanda ciltteki renk eşitsizliklerini gidermeye de yardımcı oluyorlar. Bu yüzden güneşe çıkmadan önce hem cildin korunmasını desteklemek hem de var olan lekelerin derinleşmesini önlemek için kullanabilirsiniz. “Mesela koruyucu kreminiz altına yüzde 10’luk saf C vitamini serumu kullanmak leke oluşumuna karşı güçlü bir kalkan oluşturacaktır.”